SAHİH-İ İBN-İ HİBBAN Zvd

BABLAR    KONULAR  -  NUMARALAR

KİTABU’L-MENAKİB

<< 1203 >>

DEVAM: 4- Hz. Osman bin Affan'ın Fazileti

 

(:-2198-:) Ebu Abdirrahman es•Süleml der ki: insanlar Osman'ın evini kuşattığı zaman, Osman yanlarına geldi ve:

 

"Allah size soruyorum! Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Hira dağı sallandığında ayağıyla dağ'a vurup: "Sakin ol, senin üzerinde bir Nebi, Sıddik ve şehit'ten başka kimse yoktur" dediğini bilmiyor musunuz?" diye sordu. Oradakiler:

 

"Vallahi, evet" dediler. Osman: "Allah aşkına söyleyin! Hani Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zorluk ordusunu gönderirken: "Kim kabul olunacak bir harcamada bulunur" buyurmuştu. O sırada insanlar maddi zorluk ve kıtlık içindeydiler. O zaman ben ordunun üçte birini kendi malımla (savaşa) hazırlamamış mıydım?" diye sorunca, oradakiler yine:

 

"Vallahi, evet" dediler. Osman: "Allah adına size soruyorum! Rume kuyusundan ancak para karşılığında su içildiğini bilmiyor musunuz? Orayı da kendi paramla alıp zengin, fakir, yolcu herkesin içmesi için hibe etmedim mi?" diye sorunca, oradakiler:

 

"vallahi, evet" dediler. Hz. Osman'ın saydığı başka şeylere de evet dediler.'

 

- - -

İsnadı zayıftır. Hadisi İbn Hibban, İhsan 9/32 (6877), Tirmizi (3700, 3704), Darakutni 4/198, 199 (11, 12), Beyhaki (6/167, 168), Nesai (6/233, 234, 235, 236, 237), Buhari (2778), Hatib, Tarih Bağdad (12/431), Ahmed (1/59, 70), İbn Ebi Şeybe 12/39, 40 (12072) ve Abdullah b. Ahmed, müsned'in zevaidi olarak (1/74, 75)

 

 

 

(:-2199-:) Ebu Useyd el-Ensari'nin azatlısı Ebu Said anlatıyor: Hz. Osman, Mısır'dan bir heyetin geldiğini duyunca onları karşılamaya çıktı. Mısırlılar da bunu duyunca Osman'ın bulunduğu mekana geldiler. Ona:

 

"Bir mushaf getir" dediler. Osman mushafı getirttiğinde yedinci sure olarak adlandırdıkları Yunus süresi için: "Yedinci süreyi aç ve oku" dediler. Osman okumaya başladı.

 

"De ki: Ancak Allah'ın lütfu ve rahmetiyle, işte bunlarla sevinsinler. Bu, onların (dünya malı olarak) topladıklarından daha hayırlıdır"[Yunus 59] ayetine yetiştiğinde:

 

"Dur, koruluğu genişletip nereyi aldığını gördün mü? Buna, sana Allah mı izin verdi, yoksa sen O'na iftira mı ediyorsun?" dediler. Osman: "Bunu geçin, bu ayet filan ve filan şey hakkında indi. Bahsettiğiniz koruluk ise zekat develeri içindir. Develer doğum yaptıktan sonra çoğaldılar. Onların çoğalması üzerine ben de koruluklarını çoğalttım. Bunu geçin" dedi. Osman her okunan ayete:

 

"Bunu geçin, bu filan ve filan şey hakkında indi" diyordu. Netice itibariyle Mısırlılara:

"Ne istiyorsunuz?" diye sorunca: "Misak istiyoruz" dediler. Onlardan fesat çıkarmama ve Müslümanların cemaatinden ayrılmama sözü alarak kendilerine bir şey yapılmayacağına dair eman verdi.

 

Yine onlara: "Daha ne istiyorsunuz?" diye sorunca: "Medine ahalisine maaş verilmemesini istiyoruz" karşılığını verdiler. Osman: "Hayır, bu mal savaşanların ve Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabı olan bu yaşlılarındır" dedi. Mısırlılar buna razı oldular ve kendisiyle beraber Medine'ye razı olarak geldiler. Osman kalktı hutbe verdi ve hutbesinde:

 

"Ekini olan ekinine, sağmalı olan da sağmalını sağmaya gitsin. Mısır ahalisine de: "Bizim yanımızda bir malınız yoktur. Bu mal, uğruna savaşanların ve Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabı olan şu yaşlılarındır" deyince, Mısırlılar öfkelenip:

 

"Bu Umeyye oğullarının bir tuzağıdır" dediler ve ülkelerine geri döndüler.

 

Onlar daha yolda iken bir atlı geldi ve onları rahatsız edecek şekilde bir yaklaştı bir uzaklaştı. Sonra bir daha yaklaştı ve kendilerine söverek uzaklaştı. Bunun üzerine ona:

 

"Ne istiyorsun? Bizim tarafımızdan sana eman verildi. isteğini söyle" dediler. Bu kişi: "Ben mu'minlerin emirinin Mısır valisine göndermiş olduğu elçiyim" dedi. Adamı aradıklarında üzerinde Mısır valisine, kendilerinin asılması veya öldürülmesi veya ellerinin ve ayaklarının kesilmesini emreden Osman'a ait, üzerinde Osman'ın mührü bulunan bir mektup buldular. Bunun üzerine tekrar Medine'ye geri döndüler ve Hz. Ali'ye gidip:

 

"Allah'ın düşmanı (Osman'ın) hakkımızda nasıl şöyle böyle yazdığını gördün mü? Allah bize onun kanını helal kıldı. Kalk beraber ona gidelim" dediler.

 

Hz. Ali: "vallahi ben sizinle gitmeyeceğim" karşılığını verdi. Onlar Osman'a:

"Niye hakkımızda öyle yazdın?" diye sorunca: "vallahi ben sizin hakkınızda kesinlikle bir mektup yazmadım" dedi. Birbirlerine bakmaya başladılar ve bazıları bazılarına: "Bunun için mi öldüreceksiniz? Bunun için mi öfkeleniyorsunuz?" dediler. Hz. Ali kalkıp Medine'den bir köye gitti. Mısırlılar da Osman'ın yanına girdiler ve: "Sen hakkımızda şöyle şöyle yazdın" dediler.

 

Osman: "Bunun iki olacağı vardır. Ya bana Müslümanlardan bunu yazdığıma dair iki şahit getirirsiniz, ya da O'ndan başka ilah olmayan Allah'a olan yeminime inanırsınız. Ben ne yazdım, ne okudum, ne de ondan haberim vardır. Biliyorsunuz ki biri birinin ağzı ile yazı yazabilir ve aynı nakışiı yüzüğüyle de mühürleyebilir" karşılığını verince, onlar: "vallahi kanın bize helaldır" deyip ahdi ve misakı bozup onu evinde kuşatmaya aldılar.

 

Bir gün onların yanına geldi ve: "Allah'ın selamı üzerinize olsun" dedi. Ancak hiç kimse selamını almadı. Alan da içinden almıştır. Bunun üzerine Osman:

 

"Allah adına size soruyorum! Rume kuyusunu kendi malımla satın aldığımı ve kovamı Müslümanların kovasına eşit kıldığımı bilmiyor musunuz?" diye sorunca:

 

"Evet, biliyoruz" cevabını verdiler. Osman: "Beni ne diye deniz suyu ile oruç açmam için ondan içmekten alıkoyuyorsunuz? Allah için size soruyorum! Falan filan yerden bir tarla alıp onu Mescid'e eklediğimi bilmiyor musunuz?" dedi. Yine: "Evet, biliyoruz" dediler. Osman: "İnsanlar içinde benden önce o Mescid'de namaz kılması yasaklanan oldu mu? Allah için size soruyorum! Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hakkımda şöyle şöyle diye kaç defa (güzel şeyler) söylediğini duymadınız mı?" dedi.

 

Sonra yanlarına bir daha geldiğini ve onlara aynı şeyleri tekrar hatırlattığını gördüm. Ancak onu dinlemiyorlardı. Çünkü insanlar birinci defa işittiklerinde dinlerler, ikincide (aynı şeyleri) ise dinlemezlerdi. Osman hanımına:

 

"Kapıyı aç" dedi ve mushafı elleri arasında önünde tuttu. Gece rüyasında Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kendisine:

 

"Bu gece yanımızda iftar et" buyurduğunu görmüştü. Bu arada yanına bir adam girince, Osman ona:

 

"Aramızda hakem Allah'ın Kitabı olsun" dedi ve adam Osman'ı bırakıp geri döndü. Sonra yanına başka biri girdi. Ona da: "Aramızda hakem Allah'ın Kitabı olsun" dedi. Ancak adam hamle yapıp kılıçla saldırdı. Osman eliyle korunmak istedi, ancak kılıç eline geldi. eli koptu mu asılı mı kaldı hatırlamıyorum. Osman:

 

"Vallahi bu el, Kur'an'ın mufassal suelerini yazan ilk eldir" dedi.

 

Ebu Said'in rivayeti dışında başka bir rivayette ise şöyle geçer: Tudbi kabilesinden olan kişi yanına girip yassı bir okla vurunca Osman'ın kanı: " ... Onlara karşı Allah sana yeter. O işitendir, bilendir'" ayetine sıçradı. O kan da halen mushaftadır ve silinmemiştir.

 

Ebu Said'in rivayeti şöyle devam eder: "Osman öldürülmeden önce (hanımı olan Furafisa'nın kızı takılarını aldı ve eteğine koydu. Osman öldürüldüğünde onun üzerine kapanınca saldırganlardan biri:

 

"Allah canını alsın! Kalçası da ne kadar büyükmüş" dediler. Anladım ki Allah düşmanları sadece dünyayı istiyorlarmış.

 

- - -

İsnadı sahihtir. Hadisi İbn Hibban, İhsan 9/36, 38 (6880), Taberi, Tarıh (4/354, 356) ve Hakim (2/339)

 

 

 

(:-2200-:) Ahnef b. Kays bildiriyor: Medine'ye vardığımızda Hz. Osman geldi.

 

Yanımızdakiler: "Bu Osman'dır" dediler. Başını sarı bir sarıkla sarmıştı. Osman, "Ali b. Ebi Talib burada mı, Talha burada mı?" diye sordu. Oradakiler: "Evet" diye cevap verince Osman: "Ondan başka ilah olmayan Allah aşkına söyleyin! Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem :

 

«Filan oğullarının harmanını alan kişiyi Allah bağışlar» buyurduğunda ben orayı yirmibin (veya yirmibeşbine) satın almıştım. ResuIulIah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gidip:

 

«Ben harmanı satın aldım» deyince, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in:

 

«Orayı Mescid'imize ver, sevabı da senin olsun» buyurduğunu bilmiyor musunuz?" dedi. Oradakiler: "vallahi biliyoruz" karşılığını verdiler.

 

Osman şöyle devam etti: "Ondan başka ilah olmayan Allah aşkına söyleyin! Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in:

 

«Rume kuyusunu alanı Allah bağışlar» buyurduğunu, ben o kuyuyu şu kadar paraya satın aldıktan sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gidip:

 

«Ben o kuyuyu satın aldım» dediğimde de: «Onu Müslümanların içmesi için hibe et, sevabı da senin olsun» buyurduğunu bilmiyor musunuz?" Oradakiler: "vallahi biliyoruz" cevabını verdi. Osman:

 

"Ondan başka ilah olmayan Allah aşkına söyleyin! Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Müslümanların yüzüne bakıp «Kim zorluk ordusunun askerlerini savaşa hazırlarsa, Allah onu bağışlar» buyurduğunu ve benim, binekleri ipinden yularına kadar donatıp, askerleri donattığımı bilmiyor musunuz?" diye sordu. Oradakiler:

 

"vallahi biliyoruz" karşılığını verince, Osman üç defa: "Allahım! Şahid ol!" dedi.

 

- - -

İsnadı ceyyiddir. Hadisi İbn Hibban, İhsan 9/38 (6881) ve İbn Ebi Şeybe 12/39, 40 (12072)